20 Ocak 2017 Cuma

18 Ocak 2017 Çarşamba

Yarım yalamak,

Ses, koku, kelime, zarafet, renk..
Aslında yaşama devam etmek için bunlar yeterli kelimelerim olabilir.  Bilhassa tutkum da üzerimde pek tabii. Fakat bir türlü yıldızımızın barışmadığı yaşamı göğsümde hissedemiyorum. Sahil yerleşiminde bir moruk deyivermişti 'Yaşama devam ettiğini mi sanıyorsun bire.'  Kırk dakika dolu dizgin bir konuşma, tezlerimizi çarpıştırıyor. Sinirlerimize değdiğinde ise küfrediyorduk. Sevmiştim bu buruşuk ahbabı. Yaşamı bu denli anlayıp yapacak bir şeyimin olmaması da biraz sinirlerimi bozmuyor değil. Yaşamı o kadar anladığımı hissediyorum ki yaşam hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Birazdan kalkacağım yatağımdan, yüzüme su vuracağım, montumu omuzlarıma kondurup merdivenlerden bırakacağım kendimi. Bir ekmek alacağım, bir chester, belki biraz peynir, olası bir zeytin de sonradan girebilir listeye. Ev sakinleri kapılarına bıraktığı çöpleri izleye izleye tam tamına dört kat iniyorum. Gökdelen. Kapıcı toplayacak. Çünkü bunun için para alıyor. Çünkü ev sakinleri meşgul. Çöp atacak vakitleri olsa atmazlar mı sanıyorsunuz! Hava soğuk. hava çok soğuk. Lanet olası bu buz köyüne nerden geldiğimi bilmiyorum. Tam da şimdi, şuan cebimi yokladığımda üzerime almadığım para beni ne kadar delirtebilir. Bardağım dolu olsa -ki bilmiyorum ne durumda olduğunu- bu küçük sahne onlarca direndiğim sahnenin amına koyabilir mi. Bir nokta bu kadar boktan bir an'a yaraşır mı. Buldum! Montumun iç cebinde bulduğum 20 Amerikan doları rahatlattı. Elbette dalga geçiyorum, yirmi Amerikan dolarım olsaydı şu sistematik kan ve pislik  akan ülkemde zengin oluverirdim. Dörde kafa atan birkaç doları kim istemez. Neyse bir türlü boğulmadığımız kardeş kanını içmeye devam bugün o, yarın ben, ertesi gün sen..
İsteklerimi aradığımda aradığınız numara bulunmamaktadır diyor biri. Ne istediğimi bilmiyorum. İstediklerimi ise ne kadar istediğimi bilmiyorum. Vazgeçmek bu kadar ip ucunda bir eyleme dönüştü benim için. Kim bilir belki de çok vakit geçti yeminlerden, ve çok söz bitti başlayacağı yerden. Belki de yolumuz bitti biz yürümek istedik. Veyahut asfalt tabanlarımız yerine zihnimizi yaktı, zehri bilincimizi tattı.