3 Kasım 2016 Perşembe

Leyla'dan Sonra -4















Neredesin Leyla, kaldırmadığım taş, dökmediğim yaş kalmadı.

Bir gece aldı seni, bir gece aldı beni. 
Tanrı bir gecede kesti cezamızı. 
Ellerimi açıp seni dilenmek yerine, boğazına yapıştım.
Canına okudum haddimin ötesinde, 
öldüremedim Leyla, çok korktum..
Bilirsin hep bir terstim, hep bir asi, saçlarımı karışladığında ise çocuk.

Öldüremedim, öldüremedim, çok korktum Leyla. 
Seni dileyecek bir Tanrımın kalmamasından korktum. 


Bugün bir otobüse bindim Leyla, tıklım tıklım.
İzledim öylece, birer ikişer inenler, boşalan koltuklar, şehrin ayrı yerlerine dağılan insanlar..
Karşımda oturan morukla bir ben kalmıştık, son duraktı Leyla, son.
Moruk ayağa kalktı bastonunu önüne katarak, bir omuzla yere serdim,
önce ben inmeliydim Leyla, arkada kalmamalıydım. 
Yalnızlığım ete kemiğe büründü Leyla, en az benim kadar sahici.
Çoğu zaman kendimi bir köşede bırakıp, onu yaşıyorum. 
Bazen onu mu yoksa kendimi mi oynadığımın farkında bile olmuyorum. 
Her şey çok karıştı Leyla, çayıma artık şeker atıyorum.
Damağımda acı bir aroma, geçmek bilmeyen bir zehir var ağzımda.
Gül reçeli ağzından öpsem de, geçse tüm bu küllük bakışlarım. 
Seni görmeyen gözlerimin halini bir bilsen. 
Gözüm kara, katarakt oluyorum Leyla, gözüm hiçbir şeyi görmüyor.
Midem de almıyor artık, ne yaşam cazip geliyor ne de ölüm yakın.
Arada bir yere sandalye çekmişim de bekliyorum. Sadece bekliyorum şu amına koduğumun dünyasında.


Sahi sen neredesin,
sana açılan bir pencerem yok, olsa da bir papatya uzatsam,
kokusu sen, ölümü ben olsam.
Buralar hücre Leyla, güneşin değmediği gökyüzünün uzanamadığı..
Bir hücrede her hücrem sana seferber, fakat sen yoksun Leyla.
Seferden dönen umutlarım belimi büküyor, yorgun düşüyorum 
bir boka yaramıyor zaman, birikmiş intiharlarım var gidemiyorum Leyla.
Bir gece aldı seni, bir gece aldı bizi.
Bir gece almıyor beni.










5 yorum: