30 Nisan 2016 Cumartesi

Aldatılmak,













Yani kendi hikayende üçüncü 'tekil şahıs olmak. 

Karşındaki partnerinin heybesine koyduğun tüm acılarının, sevginin, vefanın, cefanın, aşkın boş çıkması. Heybenin delik olması diyebiliriz. Sevip ömrünü adadığın insanın aslında buna zerre kadar emek vermediğini fark etmektir biraz da.  İşin en çok koyan yanı ise gardını almadığın, ummadığın insanların sana bunu yapmasıdır. 
Önüne çektiğin duvarın sen tarafındaki şahıslardan yenen darbedir aldatılmak. Bir yatak sahnesinden daha fazlasıdır. Düşüncelerdir ürüyen yeri. 

Asıl canınızı acıtan tarafı ise düş kırıklığıdır. Öyle yüksekten düşersiniz ki hiçbir kemiğinizde kırık olmamasına rağmen. Düşleriniz paramparça olur. Fakat kimse için de pek önemli değildir düşünceleriniz. Onlar sadece ölüp ölmediğinize bakar. Ölürseniz iki kürek toprak, yaşarsanız iki tıfıl cümle, yersiz ve yararsız muhabbet. Bu sahnede kedi olup dört ayağınızın üstüne bile düşseniz. Arkanızdan birkaç okkalı cümle konduracaklardır. ' Bu insan evladı ne kadar geniş be ' Diyecekler. Derler. Onlar hep derler. Ah! 'Onlar' dediklerimiz...
Biraz da büyürsünüz. Bu seferde kazandığınız körpe bilinci kaldıramayacak insanlar tarafından yalnız bırakılırsınız. Ama gücenmeyin. Aksamasın ayağınız, belki de az ötede iyi insanların kolonisi vardır. Bir adım diğer adımları getirir. Hele ki kendinize hiç gücenmeyin. Tebessümünüz yolunuz olsun, Yolunuz açık olsun dostlarım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder