Hatırlarım da o günlerde bir ağız dolusu gülmüştüm. Şebekçe,
fütursuzca, devamlı bir halmiş gibi korkusuzca gülmüştüm. Dert, tasa başka
diyarlarda başka figanlara sebepti. Sonra bir şey oldu, burnum sızladı.
Bilirsin aziz dostum burukluğun en erken habercisidir bu. Adımlarım yavaşladı
birden. Yollarım kırıldı, ben kırıldım. Nefes alan almayan her şey kırıldı. Tüm
çiçekler güneşe döndü, ben gölgede kaldım. Gölgede.
İnsanlar, bitkiler, hayvanlar, denizler ve hatta ütopik
yaşam savaşçıları dahi kasvetimden kaçar oldu. Oysa güneş yakın, mevsimler hiç
hazır olmadığı kadar hazır, masal kahramanlarım aşka seferberdi. Fakat çoktan
sokaklarım terk edilmiş, kalabalığın yerini haddini aşan sessizlik almıştı. Birkaç
küçük şey daha oldu. İçimde biriken kelimeler isyan başlatıverdi. Krallıkları
yıkıp özgürlüğü haykıran yararsız bir tutum sergilediler. Yanlarındaydım. İki
şiir düzdüm saçları kısa bir kadına, veya uzun
ne bileyim! Sonuçlarını es geçip tutkuyla direndik, sevgiyle. Devrim
yaptık. Sonra.. Sonra insanlar kaçıştı
durdu içimde. Kimseyi oturtamadım zihnimde, gönlümde.Pek âla kimseye de değmedi
gözlerim. Sonra yoruldum. Ruhum bedenime nazaran bir adım dahi atamayacak kadar
yorgundu. Atamadığım adımların kurbanı olarak yitirdiklerimi yanına meze
yapacaktım. Bu kadardı işte, her şey bu kadar. Yıldız kaydı sonra, gökyüzüne
gerilen siyah çarşaf indi, güneş doğdu. Tenim hala soğuk.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder