13 Haziran 2016 Pazartesi

Aramızda Katil Yargı,

Renklerin varlığı çıkardı ilk isyanı. İlk isyan Tanrı'nındı, evet. Renkler var dedi. Farklı fikirlerin, inanışların, duyguların olağanlığını ispatlayan renkler. Fakat küçük insanlarca kabul edilemeyen bu farklılıkların önüne koyuldu koca kalıplı normlar. Ve bir tık daha acımasızlığını artırıp yanına birkaç kişi daha toplayarak, çoğullaştı. Biz 'toplumuz dedi kaba sesiyle, ve bunlar kurallarımız. Ve yüzyıllarca devam edebilecek boktan bir tabaka oluştu yaşamda. Bazı yürekli insanların o tabakalardan kaçma uğrana ettiği intiharlar bile çare olamadı bu algının kırılmasına. Çiçekler kırıldı, fakat bunun nedeni ne sonbahardı ne kış. Çare olamadı. Çünkü 'toplum, Tanrısı oldu küçük insanların dünyalarında. Sahtekar bir tanrı, evet. 
Yargıları çarpıştırıp insanları öldürdük, güzel insanlarımız kayıp gitti yaşamdan. Hala akıllanamadık. Bir bok varmış gibi herkes birbirini yargılıyor, omuzlara basarak yükselmeye çalışıyor. Peki ya neden. Neden bu kadar açlık içindeyiz, neden bir celladın nefretini taşıyoruz. Nasıl bu kadar acımasız olabiliyoruz. Anlayamıyorum. Paylaşmanın verdiği hazzı neden bencilliğe tercih ediyoruz. Bunun getirisi ne olabilir. Eğer rant ise, vicdanına yaraşır mı bu. 


Birileri ölüyor o taraftan veya bu taraftan. Birileri bir zaman ölebilir. Bu sorunu ölen ve ölmeyen taraflarda arayabilirsin. Fakat birileri her zaman ölüyorsa, bunu ölende veya öldürülen de aramak ahmaklık olmaz mı. Araman gereken şeyler işleyen sistemi oluşturanlar ve bu sistemi hoşgörenlerde değil mi. Birileri epey ölüyor çünkü, epey.

Basit bir şey maliyeti dahi yok. Sevin! Birbirimizi sevelim moruklar..



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder