2 Mayıs 2016 Pazartesi

Kaçmak,

Herhangi bir hapishane filminin son sahnesini oynuyor bazılarımız. Giriş-Gelişme-Kaçış
Kaçmak! Birçoğumuz bir şeylerden kaçma çabasındayız, geriye kalanlar ise başarısız olanlardır. Başarının bu döngüde yeri yoktur çünkü. Hangi dağları aşarsak aşalım, hangi sokakları ezersek ezelim, hangi diyarlara değse de gözlerimiz. Bir kuru sessizlik olarak bitap düşer kalırız yerimizde. Sığınacak tek yerimiz kendimizle başbaşa kaldığımız dörtduvar düş. Kaçmak dediğimiz şey bir nevi kendimize gelmektir aslında. Sorgulamanın son adımıdır bu. Sorgulamak pek tabi başarıdır. Fakat bu işten saadetle sıyrılmak asıl mesele. Bunun için güçlü şeylere ihtiyaç duyar insanoğlu. Sizi sizden kurtarıp, size asıl sizi vadeden şeyler. Manasızca yaşadığınız bir seks dinamizmin bıraktığı boşluktan daha güçlü şeyler. Evet. Küçük bir velede şeker uzattınız. Hissediyor musunuz? O an sizden daha güçlü, sizden daha refah birisinin olmadığını. Veya delirdiniz, evet. Aşırı bilincin size bıraktığı mutluluk parçası, delirmek. Veyahut aşk. Tabi bundan kastımız toplumda yer edinen modernize edilmiş, çıkar veya rant kavgaları değildir. İnsanoğlunun anlamlandıramadığı tutkuların ve yine anlamlandırmaya yetemediği nacizane kelimesi. 
Evet dostlarım şimdi kaçtınız, o veya bu taraftan, kaçtınız. Fakat başarısızsınız. Toplum gözünde başarısız, hakikatte ise hûr'sünüz. Sevin, gülümseyin, yaşayın

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder