Bu sözcüğün anlamını yaşayıp dünyadan göçenleri, yıkayıp paklayıp toprağa ekiyorduk. Sanki çiçek olarak çıkacaktılar topraktan, küçükken böyle düşünürdüm. Sonra yaşlı bir moruk beni aydınlattı. 'Çürüyor onların bedenleri yerin altında, bizde gittiğimizde çürüyecez dedi. Aydınlattı beni, fakat karardım ben. Bazen aydınlanmak pek sağlıklı bir şey değildir. Gerçekten.
İşte böyle bir şey, içimize derin bir nefes doldurup kendimizi bırakıverdiğimizde, içerideki fırtınaya tanık olup göğsümüzden boşalan sıkıntılı nefes en iyisini anlatır sanırım. Ah gidipte dönülmeyen o bilinmedik yer yok mu. O ne ağır bir şey. fakat son yok. Son diye bir şey olur mu hiç? Olmaz. Son yok. Son hiçbir zaman yok. Sevin, üzülün, aşık olun, delirin, çocuk yapın, paylaşın, gülümseyin.. Tutkunun olduğu hiç kimseye son yok. Son diye bir şey yok. Değil mi, yok.
Yok tabi canım, elbette yok.. (Metin Akpınar / Zeki Alasya filmi aklına gelir ve gülümser)
YanıtlaSilbir insan bir insanı tanımadan aklımdakileri nasıl böyle yazabilir diye düşündüm okurken, çok iyi yazmışsın.
YanıtlaSilYok tabi, elbette yok ve gülümser :) Sağol Yağmur
YanıtlaSilKupa Kızı, kelimeler bazen kendi göğüsümüzden çıkmış gibi başkalarının kaleminden düşebilir. Bu da öyle bir şey olmuştur sanırım, teşekkür ederim
YanıtlaSil